28 Kasım 2007 Çarşamba

“HAMDOLSUN”!
ALİ BULUNMAZ

Havai fişeklerimizi hazırlayalım. Suudi Kralı insafa gelmiş, Avrupa’da yaşayan Türk vatandaşlarının hac kotası 8 binden 16 bine çıkarılmış. “Hamdolsun”, bu sorun da böyle aşılmış. Avrupa’da geçmişte binlerce mark ve doları tokatlanan, holding, dinci kurum ve kuruluşlarca kuşa çevrilen; din bezirgânları ve baronlarının sillesini yiyen vatandaşlarımız için, sevindirici bir haber bu.

Böyle olacağı, Suudi Kralı’nın Abdullah Gül ve Tayyip Erdoğan ile yakın ve sıcak ilişkisinden belliydi. Protokolün darmadağın edildiği, kralın ayağına (iki kez) gidildiği, 10 Kasım’da kral hazretlerinin bir dediğinin iki edilmediği ziyaretin sonunda, bu jest bekleniyordu. Üstelik Ali Babacan’ın Irak temasları ile ilgili olarak çıktığı Arap ülkeleri turnesinde, Suudi Arabistan’a uğrayıp bu konuda tekrar “ısrarcı” olması da işe yaramış gözüküyor.

***

Bununla birlikte Suudi Arabistan’ın Ankara Büyükelçisi Muhammed al-Hussaini, kralının Türkiye gezisi ile ilgili açıklamalarda bulunarak (Milliyet, 26.11.2007) kimi “karanlık” noktaları aydınlattı.

Hussaini öncelikle, 10 Kasım gününün kralının “Almanya seyahati nedeniyle seçildiğini, Türk hükümetinin de buna kesinlikle karşı çıkmadığını” belirtiyor. “Yurtta barış, dünyada barış ilkesine bağlı olduğunu” savunduğu Suudi Arabistan’ın, “bütçesinin yüzde 4’ünü başka ülkelere yardım için ayırdığını” ifade ediyor. Burada elbette, Suudi hanedanının terör örgütleri ve bunların elemanlarının eğitildiği kurumlara yardımını dillendirmek, tüm “iyi niyeti” suiistimal etmekten başka bir şey değil.

Hussaini, kralının Ankara’daki temaslarında harcadığı paradan “memnun olduğunu” (“Ankara’nın da memnun olması gerektiğini”) ve “kente hareket geldiğini” ekliyor. Kralın kaldığı otelde kimi fiziki değişiklikler yapmasını (otelin barının alçılarla kapattırılmasını) da, “onun gücünden ve oranın birkaç günlük sahibi olmasından” kaynaklanan “doğal” bir durum olduğunu söylüyor.

Kral, İngiltere gezisinde bunların hangisini yapabildi acaba? Ya da Almanya seyahatinde?

Ama önemli değil; Kral’ın Ankara’da yaptıkları ve büyükelçisinin bu açıklamalarının sineye çekilmesi gerek.

Çünkü Türkiye “hamdolsun”, Suudi Kralı’ndan da “istediğini” aldı. Hem de söke söke. Gerisi, paranoyakça ve insafsızca laf-ü güzaf…

Hiç yorum yok: