12 Kasım 2007 Pazartesi

10 KASIM 2007
ALİ BULUNMAZ

Mustafa Kemal’i, ölümünün 69. yılında andık. Andık anmasına ama, o günün fotoğrafı, 10 Kasım’a yakışmayan manzaralarla da doluydu.

Suudi Arabistan Kralı Abdullah, Devlet Şeref Madalyası almak için Türkiye’deydi. Abdullah Gül tarafından “iki kez” karşılanan kral, “Türkiye’nin bölünmez bütünlüğü, toplumun huzuru, birlik ve beraberliği için fedakârca çalışanlara” verilen madalyayı göğsüne iliştirdi.

Suudi yönetimi, yıllarca Türkiye’deki tarikat, İslami terör örgütü ve aydın cinayetlerini destekledi mi desteklemedi mi? Bu “kurum” ve eylemlere, maddi ve manevi olarak arka çıktı mı çıkmadı mı? Kral Abdullah da, bu sülalenin bir üyesi değil mi?

Şeref Madalyası, krala neden verildi? Buna birkaç yanıt bulunabilir: İlki, “hac kotasının” arttırılması isteği. Daha önce kral, bu konudaki talebi kabul etmiş görünmüş; ancak sonra vazgeçmişti. Şimdi Şeref Madalyası alan Kral Abdullah, “hac kotasını” arttırır mı bilinmez.

İkincisi, “100 milyar dolarlık” pasta. Kral, “biz 100 milyar dolarlık yatırım yapıyoruz, Türk iş adamları da bundan yararlanmalı” dedi. Şeref Madalyası ve bunun yanında, hiçbir isteğin geri çevrilmediği ağırlama sayesinde kral, kapıları açacak gibi görünüyor.

***

10 Kasım 2007’nin “ilginç” bir fotoğrafıydı söz konusu ağırlama. Kral, Vahabi inançları gereği Anıtkabir’i ziyaret etmedi, bir yanına Erdoğan’ı, öte yanına Gül’ü aldı; ardında kendi fotoğrafı ve bayrağıyla, “muzaffer bir komutan edasıyla” pozlar verdi.

Bu manzaraya nasıl bakmalıyız? Daha doğrusu, burada neler görmeliyiz? Bulmacanın parçalarını birleştirmeye koyulduğumuzda, belli sorular uyanabilir zihnimizde:

Her şey ekonomi midir? Ekonomi uğruna, kimi değerler ötelenebilir mi?

10 Kasım’da Suudi Kralı’na gösterilen “hürmet” neyin temsilidir?

Hiç yorum yok: