2 Nisan 2008 Çarşamba

DAVA…
ALİ BULUNMAZ

Anayasa Mahkemesi, AKP’nin kapatılması istemiyle hazırlanan iddianameyi kabul etti. Dava süreci resmen başlamış oldu.

AKP’nin davaya yaklaşımı nasıl? Anayasa değişiklikleriyle buradan kurtulma çabası ağır basıyor.
Ya da referandumla…

Referandumun Türkiye’yi sürükleyeceği nokta ne olabilir?

Sütre gerisinden laikliğe karşı bir kampanya başlatılabilir mi? Olabilir…

Bunun adını “demokrasi”, “ifade özgürlüğü” veya “millet iradesi” koyarak, Türkiye’deki hukuk ve gerçek demokrasinin temeli dinamitlenebilir.

Zaten AKP, 2002’den beri bu yönde pek çok adım attı. Kendi davasını, adım adım topluma benimsetmeye çalıştı.

Kapatma davası, AKP’nin davasının ifşa edilmesi ve aynı zamanda uygulamasının önünde güçlü bir engel. Bu nedenle AKP de, Anayasa Mahkemesi’nin davayı görmesini engellemeye çabalıyor.

***

AKP’nin “demokrasi” ve “özgürlük” mücadelesinin en büyük destekçileri kim?

AB, ABD ile cemaat ve tarikatlar…

AB, şantaj ve tehditlerini açıkça ortaya döküyor:

- “AKP kapatılırsa müzakereler askıya alınır…”

AB müzakereleri zaten askıda değil mi?

***

Şimdi bir soru var yanıtlanması gereken: AKP, AB’ye “bize destek çıkın” dedi mi demedi mi?

Zira iktidar, kendi davasını selametle sürdürmek için AB’ye ve AB maskelemesine ihtiyaç duyuyor.

AB de, Türkiye’den alabilecekleri için AKP’ye…

Aynı şekilde, BOP’u uygulama adına ABD de

AKP, hem baş koyduğu davasını başarıyla sonlandırmak hem de kendisini iktidar yapan dünya aktörlerinin isteklerini yerine getirmek için kapatılmaması gerektiğini düşünüyor.

AKP’nin davası ile kapatma davası kafa kafaya geldi. İktidar, oyunu kendi koyacağı kurallar ile oynama gayretinde.

AKP’nin düsturu “bir gün herkes AKP’li olacak”tan başka bir şey değil. Bunun için bütün kuralları hiçe saymaya da hazır.

Çünkü söz konusu olan, “beraber yürünen yollardaki” arkadaşlarla kotarılmaya çalışılan yılların davası…

Hiç yorum yok: