31 Mart 2008 Pazartesi

DEMOKRASİYE DARBE…
ALİ BULUNMAZ

AKP’nin kapatılması adına yapılan girişim için çok şey yazıldı söylendi. Anayasa Mahkemesi iddianameyi kabul eder veya etmez.

Ancak Mahkemeye sunulduğundan beri, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı ve hazırladığı iddianameye yönelik saldırıların, eleştiri dozunu geçtiği aşikâr.

En son olarak “yargı darbesi” tanımlaması yaratıldı; bu tanımlama, hem yurt içinde hem de yurt dışında pazarlandıkça pazarlanıyor. Alıcısı da çok.

Deniyor ki “demokratik yollardan yenilgiye uğratılmayan AKP, ‘yargı darbesi’yle alaşağı edilmek isteniyor.”

Bunu AKP, dinci-tarikatçı medya, yandaş demokratlar, muh(a)bir vatandaş ve gazetecilik adı altında fişleme yapanlar hemen sahipleniyor.

Başka?

Elbette AB’nin “etkili” ve “yetkili” isimleri…

***

Avrupa Parlamentosu, Türkiye raporu taslağını geçtiğimiz günlerde açıkladı. Raporu hazırlayan Hıristiyan Demokrat Ria Oomen-Ruijten ne diyor?

- “Türkiye’de güvenilir bir yargı yok”
- “Ordu ve yargı, elit tabakayı oluşturuyor”
- “Yargıda reform şart”

Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Joost Lagendijk’ın sözleri bundan farksız mı?

- “Türkiye’de siyasi sürece yargı darbesi yapılıyor”

Olli Rehn’in ifadelerini nasıl değerlendirmeli?

- “Türkiye’nin anayasal çerçevesinde bir sistem hatası var”
- “Türk adaleti davanın kabul edilip edilmemesi konusunda, Türkiye’nin uzun vadeli çıkarlarını göz önüne alarak karar vermeli”
- “Bu davanın açılması, Türkiye’nin AB müzakerelerinin gözden geçirilmesine neden olabilir”

Bu açıklamalarda yargıya baskı, gözdağı, hatta tehdit var. Ama bunlar demokrasinin işleyişine bir müdahale veya darbe sayılmaz mı?

***

AB’nin taslak rapor ve hazırlanan iddianameyi “eleştiri” bahanesiyle yaptığına ne demeli? Bu, Türkiye’nin iç işlerine karışmak demek değil mi?

AB’nin hukuka saygısı yok mu? Kullanılan tanımlamalar ve telkinler, aynı AKP’nin yaptığı gibi, “bana uygun kararlar aldığını düşündüğüm sürece hukuk, hukuktur” anlayışını su yüzüne çıkarmıyor mu?

***

Demek ki AB’nin bu yetkilileri, her fırsatta dersini verdikleri demokrasiyi özümsememiş.

Yasama, yargı, yürütme; kuvvetler ayrılığı ilkesi, Ruijten, Lagendijk ve Rehn için pek bir anlam ifade etmiyor.

“Darbe yapan yargıyı düzeltin” uyarısı da, AB’nin AKP’ye hukuk tanımaz desteğini gözler önüne seriyor.

AB, AKP’nin davayı düşürmek veya yargılanmaktan kurtulmak için Anayasa değişiklikleri yapma gibi hukuk tanımaz girişimine ortak oluyor; bununla da kalmayarak, söz konusu girişimin meşrulaştırıcı aktörü rolüne soyunuyor.

Demokrasiye darbe bu değil mi?...

Hiç yorum yok: