17 Ekim 2007 Çarşamba

“ZORUNLU-SEÇMELİ” DİN DERSİ
ALİ BULUNMAZ

AİHM’in “Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi” dersi konusunda, Hasan Zengin’in yaptığı başvuruyu haklı bularak, isteyenin “ders”ten muaf tutulmasına ilişkin kararının ardından Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) gerek içerik gerekse söz konusu “ders”in seçmeli hale getirilmesi noktasındaki çıkışlarıyla dikkat çekti.

MEB, öncelikle dersin içeriğini kültürel, bir başka deyişle tüm dinleri ve inançları kapsayacak biçimde değiştirmeye yanaşmayacağını ortaya koydu. Buna gerekçe olarak da, “dünyanın hiçbir yerinde böyle bir uygulama bulunmayışını” gösterdi.

Diyanetten Sorumlu Devlet Bakanı Said Yazıcıoğlu, “isteyen din dersinden muaf olabilir, isteyen dışarıda kalırsa kimse dava açmaz” diyerek, konunun bam teline bastı. MEB’in çelişkisi işte tam da burada ortaya çıkıyor. Zira uygulamasına yeni başlanacak olan Seviye Belirleme Sınavı’nda (SBS), “din kültürü sorularının” yer alması tasarlanıyor. AİHM’in kararı ise, din dersi”nin zorunlu olamayacağı yönünde. MEB’in bu yaklaşımı, AİHM’in kararının kendisini bağlamadığını / bağlamayacağını kanıtlıyor.

Bu durumda SBS’de puanını arttırmak isteyen ancak “din dersinden” de muaf kalmayı tasarlayan öğrenci, bu “dersi” almaya zorlanacak. Ayrıca “din dersi” yerine açılacak veya ona alternatif olacak herhangi bir dersi, Türkiye’nin tüm noktalarında verecek öğretmen bulunmaması halinde öğrenciler yine “din dersini” almaya zorlanabilecek. Aynı zamanda, bu dersten muaf olmak isteyen öğrenci ve ailesi ile ilgili olarak, “mahalle baskısı / siyasi baskı” devreye girebilecek.

Sonuçta hem MEB’in hem de toplumun baskısıyla “din dersi”, AİHM’in kararına rağmen, kağıt üstünde seçmeli ama uygulamada zorunlu olacak.

Türkiye’ye 12 Eylül’ün “hediyesi” zorunlu din dersi, bu tartışmaların ışığında “zorunlu-seçmeli” türünden mantık dışı fakat bir ülke gerçeği biçiminde yoluna devam edecek gibi görünüyor.

Hiç yorum yok: