26 Ekim 2007 Cuma

“KAMU DÜZENİ” VE “MORAL DEĞERLER”
ALİ BULUNMAZ

Hükümet, şehit cenazelerinin yayımlanmasını “kamu düzenini ve halkın moral değerlerini olumsuz etkilediği” gerekçesiyle sansürledi. 25 Ekim günü, sansür uygulaması Danıştay tarafından bozulsa da, iktidarın bu edimi tartışmaları beraberinde getirdi doğal olarak.

AKP’nin uyguladığı sansürün altında hükümete dönük eleştirileri örtmenin yanı sıra, kendi denetimindeki medya aracılığıyla kamuoyunu kendi istediği gibi yönlendirme amacı da yatıyor. Çünkü bakıldığında, getirilen sansüre uymayan ve kamuoyunu iktidarın isteği doğrultusunda yönlendiren kuruluşlar, AKP’ye yakın isimlerden oluşuyor.

İktidar, kendisine yöneltilen en küçük ve haklı eleştiriyi dahi kabullenmiyor ve onları örtbas etmeyi bir “görev” biliyor. Bu eleştiriler, halktan gelse bile.

AKP’nin demokrasi anlayışı da demokratlığı da, dikensiz gül bahçesinden ibaret. Bir AKP milletvekili, 22 Temmuz arifesinde “demokrasi sandığın milletin önüne gelmesidir” demişti. Bir başka deyişle, millet AKP’yi destekleyip, yüzde 46 oranındaki oyla iktidar yapınca millet, ama haklı tepki ve eleştirisini dile getirince, o eylem gizlenecek nitelikte. Kısacası AKP, terör konusunda gösteremediği iradeyi, teröre karşı harekete geçen, bunu yaparken de iktidarı eleştiren halkın tepkisinin yayımlanışını sansürlemede ortaya koyuyor.

***

Yayın demişken, dinci kanalların birinin ana haber bülteninde liseli gençlerin şehit cenazeleri ve teröre karşı eylemlerde boy göstermesi sorgulanıp, lise çağını çoktan aştığı yüzünden okunan “gençlere”, “sizi buraya kim getirdi, size sloganları kim attırdı” şeklinde çanak sorular yöneltildi. Yanıtları ise, sorunun niteliğinden farklı değildi.

Bu haber bültenini hazırlayan, kanalın değirmenini döndüren muteber tarikatın üyeleri ve onların yandaşı ikinci cumhuriyetçiler, AKP açılışlarına üniformaları ile götürülen öğrencilerin kimler tarafından oraya getirildiklerini sorgulayabilir mi? Yayımların sansürlenmesini, PKK’nin yayın organlarının istediği gibi at oynatmasını eleştirebilirler mi?

Elbette hayır. Ama onlar, ABD ile “ortak” operasyon kandırmacasını savunur, insanımızı oyalayanlara alkış tutar, “demokratik” açılım gibi ayak oyunlarıyla etnik milliyetçiliğin yanında saf tutar. Halkın tepkisini ise, “kamu düzenini bozmaya teşebbüs” olarak adlandırırken; Kuzey Irak’a operasyonu, “militarizmin hortlatılması” biçiminde kamuoyuna pompalar.

Böylelikle asıl kendileri, “istikrar”ın bozulmaması ve “demokratik kazanımlar”ın kaybedilmemesi adına topluma korku salar. Bunu da “demokratlık” olarak etiketlendirirler. Ama baskı, sansür ve yıldırma uygulayanların yanında konumlanmak demokratlık mıdır; bu, “moral değerler”e uygun düşer mi, onu hiç sormazlar. Kendilerine bile…

Hiç yorum yok: