15 Ekim 2007 Pazartesi

“BİRKAÇ KIZGIN SÖZ”
ALİ BULUNMAZ

Ermeni soykırımı iddialarıyla ilgili tasarı, ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi’den geçti. Hayatını bu konuya adayan Nancy Pelosi, istediğinin bir bölümünü aldı. Şimdi sıra, tasarıyı Genel Kurul’a getirmeye geldi. Pelosi, kasım ayı sonuna doğru tasarıyı Genel Kurul’a sunmanın hesabını yapıyor.

Tasarıya “hayır” oyu vermesi beklenen Komite Başkanı Tom Lantos’un oyu, o gün “evet”e döndü. Ancak Lantos, Türkiye’nin olası “tepkisi”ne yönelik, “Irak’taki ABD kuvvetlerinin lojistik desteğinin Türkiye üzerinden sağlandığını ve Türkiye’nin bu desteği kesmemesi gerektiğini” belirtti.

Ilena Ros-Lehtinen ise “kızı Irak’ta olduğundan tasarıya ‘hayır’ oyu verdiğini” ifade etti. Gan Burton, tasarıya karşı çıkışını “Ortadoğu’da artması muhtemel istikrarsızlık” olarak açıkladı. “Irak, Afganistan ve Filistin’de çatışmalar sürerken, ‘İran tehdidi’ gündemdeyken, bu tasarıya ‘evet’ denmemesi gerektiğini” söyledi.

Buradan baktığımızda tasarıya “evet” diyenlerin de hayır” diyenlerin de, pragmatik bir yaklaşım sergilediğini görüyoruz. “Evet”ler, ABD’deki Ermeni lobisine verilen sözlerden, “hayır”lar ise, ABD’nin Ortadoğu’da daha da tökezlemesinden korkulduğu için kullanıldı. Pelosi ve ekibinin, bu kadar ağır ve karmaşık bir konuyu iç politikaya alet ettiğini söylemek de yanlış olmaz.

Ya Türkiye’de bu konuya ilişkin tepkiler ne durumda? İncirlik üssünün kapatılması, ABD askerlerinin Irak’tan çekilmek için Türkiye üzerinden geçmesine engel olunması ve ABD silah firmalarının ihalelerden dışlanması… Tayyip Erdoğan esip gürlüyor, ABD’de oylamayı izleyen Egemen Bağış da. Ama bu tepkiler, günlük siyaseti kurtarma ve iç politika mezesi olmaktan öteye gitmiyor. Çünkü AKP’nin, ABD tarafından yaratılıp büyütüldüğü; korunup kollandığı düşünüldüğünde, “stratejik ortaklığın” buna / bunlara engel olacağı açıkça ortaya çıkıyor.

Türkiye’de resmi ağızlardan hiç düşmeyen “kırmızı çizgiler”, “mor”a oradan da “yeşil”e dönerken, onaylanan tasarı sonrası Türkiye’nin “tepkisi” ile ilgili en ilginç yaklaşım, Demokrat Parti California Milletvekili Bred Shermen’dan geldi. Shermen, “Ankara’dan sadece birkaç kızgın söz gelir” diyerek, Türkiye’nin ortaya koyacağı tepkilerin ABD’de ne kadar ciddiye alındığını / alınacağını göstermiş oldu.

ABD, Süleymaniye’de Türk askerinin başına çuval geçirişinin ardından, neler “yaşandığını” daha doğrusu neler yaşanmadığını hatırlıyor. Şimdi Türkiye, tasarı Genel Kurul’a gelene kadar “yazılı tepkiler” verecekmiş; bekleyip görecekmiş. “Birkaç kızgın söz” ile vaziyet idare edilecek herhalde…

Hiç yorum yok: