2 Haziran 2008 Pazartesi

KORKU İMPARATORLUĞU…
ALİ BULUNMAZ

Türkiye’de öyle günler yaşanıyor ki akıllara zarar. İdesi adalet olan hukuk ve hukukun uygulanmasını sağlamakla görevli yargı üyeleri tartışmaya açılıyor. Aşağılanıyor, karalanıyor, baskı altına alınıp adeta işlerini yaptıkları için suçlanıyor.

Hukuk ve halk karşı karşıya getirilmeye çalışılıyor…

Besleme medya ise psikolojik savaşın iktidar tarafındaki neferliğine soyunmuş durumda.

“Demokrasi” söylemi altında hukukun, çağdaşlığın, laik Türkiye’nin temelleri sarsılıyor. Akıl tutulmasının son noktasındayız…

Türkiye nereye sürükleniyor?

Çoğunlukçuluğu, sayısal çoğunluğu ve eldeki gücü öne süren iktidar ulusu, laik düzeni ve yargı kurumlarını yeniden “düzenleme” harekâtına girişti.

Demokrasicilik oyununun vardığı, gelip dayandığı yer işte burası. “Milli irade” ifadesiyle ayrımcılığın, karalama zihniyetinin, itham etmenin; akıl yerine duyguların yüceltilerek güç fetişizminin ve hukuk tanımazlığın kapısı aralanıyor.

Türkiye’de bugün baskı, yıldırı ve korkutma politikası egemen. Siyaset, ekonomi ve sosyal hayat buna göre şekillendiriliyor.

Ünlü söz şöyle diyor:

- “Tüm yollar Roma’ya çıkar.”

Bu, Türkiye’ye şu şekilde uyarlanabilir:

- Tüm yollar korku imparatorluğuna çıkar…

Yaratılmaya çalışılan tam anlamıyla bir korku imparatorluğu. Dünya bunu daha önce 1930’larda Avrupa’da ve 11 Eylül sonrası ABD’de yaşadı. Şimdi Türkiye’deki anomali manzara, sayısal çoğunluğun büyüsüne kapılmış olmaktan kaynaklanıyor.

Korku imparatorluğu laik, demokratik ve çağdaş Türkiye’yi çevreliyor.

Bu gerçekleşirken iktidarın kullandığı kavramlar ne?: “İstikrar”, “demokrasi” ve “hukuk.”

Korkunun, korkutmanın yöntem olarak kullanıldığı bir ortamda, bunlar inandırıcı olabilir mi?

Hiç yorum yok: