25 Haziran 2008 Çarşamba

İKTİDAR… (*)
ALİ BULUNMAZ

Bir iktidar düşünün…Meslek odası seçimlerinden Futbol Federasyonu seçimlerine, sivil toplum örgütlerinin iç yapısından yaşamın her alanına kadar tek söz sahibinin kendisi olması gerektiğine dikkat çeken. Yardımlar, atamalar, ihale ve teşvikleri tarikat-cemaat üyeliği “ölçütüne” göre düzenleyen. Yarattığı güç fetişizmiyle, işgüzarları etrafında pervane kılan.

Bir iktidar düşünün… “Ben” derken, gerçek “biz”i unutan; “biz”den yalnızca boyun eğenleri, tarikat-cemaat kardeşliğini ve yandaş demokrasisinin yılmaz savunuculuğunu anlayan. Yerelde ve genelde “ben”, “benden”, “bizden olan” ayırımcılığı ve dayatmasını palazlandıran.

Toplumu dönüştürürken, dinciliği “dindarlık” ve “özgürlükle”, sivil darbeyi “demokratlıkla” eşleştiren. “İkna edemiyorsan kafa karıştır” anlayışını yol seçen bir iktidar karşımızdaki. Doğruyu söyleyene, onuncu köyü bile dar eden.

Bir iktidar düşünün… “Anayasamızda laikliğin ne olduğu yazmıyor ama biz laikliğe aykırılık nedeniyle yargılanıyoruz” diyen. Anayasa Mahkemesi kararlarının Meclis tarafından “askıya alınmasına” yönelik “bireysel fikir” ve önerilerle zihninin gerisindeki hukuk tanımaz “demokrasi” kabulünü açığa vuran. Verdiği savunmayla “laikliğin yaşam biçimi olmadığına dair” görüşünü benimsetmeye çabalayan.

Bir iktidar düşünün… “Uzlaşmayı”, “herkesin kendisiyle aynı çizgiye gelmesi” şeklinde yorumlayan. “Özgürlüğü” ise, ortaya attığı tasarılar ve sunduğu “çözüm” önerilerinin, sorunsuz ve sorumsuzca; engelle karşılaşmaksızın hayata geçirilmesi adına, her şeyin sınırsızca ve ölçüsüzce yapılabilmesi olarak algılayan. “Demokrasi”den, tek sesin egemenliği ve tek adam yönetimi sonucunu çıkaran…

Aslında her şey ortada: Tüneli geçene kadar, trene “demokrasi” diyen ve denmesini isteyen bir iktidarla yüz yüzeyiz. Sonrası malum…

Bir iktidar düşünelim hep birlikte; bugünü ve yarını da. Ve ardından bir kez daha düşünelim…

(*) Cumhuriyet, 22.06.2008

Hiç yorum yok: