21 Mayıs 2008 Çarşamba

KADINA AKP’CE BAKMAK…
ALİ BULUNMAZ

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), İşgücü Anketi’nin sonuçlarını açıkladı. Rakamlar çarpıcı. Ama özellikle kadınların işgücüne katılım oranındaki düşüş dikkat çekici.

2007’de, ev işleriyle ilgilenen kadın sayısı 11 milyon 854 bin iken, bu sayı 2008’de 12 milyon 33 bine çıkmış.

Kadınların işgücüne katılım oranı 2007’de yüzde 23.4, 2008’de ise 22.8

Şimdi bir soru: AKP iktidarında kadın özgürleşip, ekonomik bağımsızlığını kazanma yolunda önemli ilerlemeler kaydetti mi kaydetmedi mi?

Bu sorunun yanıtı, AKP’nin kadına bakışında gizli…

***

AKP temsilcileri, “geleneksel aile değerlerine” her fırsatta vurgu yapıyor. Tayyip Erdoğan ailelere “3 çocuk yapın” talimatı veriyor.

TÜİK’in rakamları, AKP’nin kadına bakışını resmetmesi açısından önemli. “3 çocuk” ve “geleneksel aile değerleri” vurgusu, kadının yerini gösteriyor:

- Kadın çalışma hayatından uzaklaştırılarak günden güne eve hapsediliyor…

- Ilımlı İslam” ya da “Müslüman demokrasi”nin lokomotifi haline getiriliyor…

Bir başka deyişle kadın, sosyal yaşamdan el çektiriliyor. Bu da, AKP’nin zihinsel arkaplanındaki kadın görüntüsünü ortaya çıkarıyor:

- Kadın, “ikinci cins” veya ikinci sınıf vatandaş…

***

Aslında Tayyip Erdoğan’ın 16 Mayıs günü, “Biz Bir Aileyiz” adlı törendeki ifadeleri ve ortam, kadına AKP’ce bakışı anlatıyordu.

Erdoğan bu törende “Türkiye tek yürek, tek ses, tek aile” pankartının önünde, “geleneksel aile değerlerinin önemine” değindi; bunun, “manevi tahribata karşı güçlendirilmesi gerektiğini” söyledi.

Törenin ilginç yanı, Trabzon’dan gelen 9 çocuklu ailenin Erdoğan’ın elinden plaket almasıydı. “3 çocuk” diyen Erdoğan, 9 çocuklu aileye plaketi sundu…

***

AKP zihniyeti kadını “evinin hanımı”, en az “3” olmak üzere çok çocuk doğuran-doğurması gereken ve eşinin arkasındaki “ikinci cins” veya ikinci sınıf vatandaş haline getirmeye çabalıyor.

Öte yandan AKP, kadına karşı dinci bakış ve ayrımcılığın yolunu da açıyor.

Kimi “din görevlileri” ne demişti?

- “Çalışan kadın aldatır”

Bu örnek hafızalardaki tazeliğini korurken, yarları arasında profesörler, doçentler ve emekli müftülerin de bulunduğu zevatın yayımladığı kitapta yer alan şu ifadeler tüyler ürpertici:

- “Dekolte giysiyle üniversiteye gelen genç kız, tahsil yapma isteğinde ne kadar samimidir?”

- “Örtünmeyen genç kızlar, erkek avlamak için mi üniversiteye gidiyor?”

- “Açıklık, erkeğin ilgisini cinsel temasa götürür; bunun adı da fuhuştur.”

Bu ifadeler, söz konusu kişilerin kadına ve genç kızlara baktıklarında ne gördüğünü yansıtıyor. Onlara göre kadın, özellikle de tesettürsüz kadın, sadece cinsel nesnedir. Bu yönüyle de "kışkırtıcıdır…"

Yukarıdaki ifadeler ve oradan çıkan sonuç, daha fazla söz gerektirmiyor…

Hiç yorum yok: