19 Mayıs 2008 Pazartesi

BAĞIMSIZLIK BİLİNCİ…
ALİ BULUNMAZ

19 Mayıs 1919, bağımsızlık fitilinin ateşlendiği ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun muştulandığı tarih…

Bugün bu tarihin altında yatan derin anlamın farkında mıyız? Ardından gelen, Türkiye’nin bağımsızlık ruhu ve bilincinin vesikası ve onur savaşı olan Kurtuluş Savaşı’nın üzerinde uzun uzun düşünmek zorundayız.

***

Bağımsızlık, özgürlük ve onur bir halkın elde edebileceği en özel ve güzel kazanımlar. Onları değerli kılmak, yaşatmak; daha da ötesi değerini bilmek ise en zor şey.

Türkiye bugün bu zorluklar içinde yaşıyor. Küreselleşme ve çokuluslu şirket egemenliğinin, ayrımcılık ve çokkültürcülüğü barındıran kültür politikalarının varolduğu bir ortamda ulus olmanın, bağımsız ve özgür bir biçimde varolabilmenin ve kazanımları korumanın, yoğun bir çaba ve emek istediği tartışmasız…

Böylesine bir durumda, baktığımızda hangi fotoğrafı görüyoruz?

AB, ABD, IMF, Dünya Bankası tarafından kıskaca alınan Türkiye…

Ekonomi, siyaset, kültür ve sosyal yaşam kuşatma altında. İktidar partisi AKP ise, bu kuşatmacılara yarenlik ediyor…

Türkiye nereye sürükleniyor? Bağımsızlık bilinci, ulusun zihninden söküp atılmak mı isteniyor?

Türkiye için “ılımlı İslam”ı biçilmiş kaftan olarak görenler ve “Müslüman demokrat” nitelemesini yapanlar, 1919’da resmen başlayan bağımsızlık yürüyüşünün anlamını kavrayabiliyor mu?

***

Türkiye’ye gelip kendilerini sömürge valisi gibi gösteren muhteremler, acaba M. Kemal ve arkadaşlarının yarattığı eserin geleceği ile ilgili neler tasarlıyor?

İngiltere Kraliçesi II.Elizabeth’i din devleti tadında ağırlayıp, Queen Elizabeth uçak gemisinin İstanbul Boğazına girişine izin verenler Türkiye için hangi planları yapıyor?

Yeri gelmişken, Montrö Anlaşması ne diyor?

- Uçak gemileri Boğaz’dan geçemez…

İngiltere Kraliçesi onuruna Montrö’yü çiğneyenler, bu anlaşmanın hangi şartlarla ve koşullarda imzalandığını biliyordur herhalde!

***

Queen Elizabeth gemisinin İstanbul Boğazı’na gelişi simgesel bir anlam taşıyor.

AB, ABD, IMF, Dünya Bankası’nın ve çokuluslu şirketlerin Türkiye’de istediğini yapmasının da simgesel bir boyutu var.

Bağımsızlık bilincini kırmak, bu simgesel boyutun tam ortası.

Lozan, Montrö ve cumhuriyet kazanımları ortadan kaldırılmaya çalışılıyor. Sevr, yeniden gündeme getiriliyor. Ama Türkiye kaynar kazana birden atılmıyor, ateş ağır ağır arttırılıyor.

19 Mayıs 2008’de geldiğimiz noktada manzara bu…

Hiç yorum yok: