16 Mayıs 2008 Cuma

ARAPLAŞMAK İSTİYORUM!...
ALİ BULUNMAZ

Nazım Hikmet’in bir şiiri var:

- “Makinalaşmak istiyorum…”

Bugün, bu şiiri şöyle okusak nasıl olur?

- Araplaşmak istiyorum!...

Sağımız solumuz Arapların “yatırım” amaçlı getirip yığdığı petro dolarlarla dolu.

Telekom, kıyılar, doğal güzellikler, Boğaz sırtları, İstanbul’un orta yeri, medya…

Nereye el atsanız, hangi taşı kaldırsanız mutlaka Araplarla yüzleşiyorsunuz. Katar ve Suudi Arabistan’a, bölgenin diğer Arap ülkelerine gidişler; resmi olmayan gezilerde devlet erkanı arz-ı endam ediyor.

Aynı şekilde, gelen Arap şeyhleri, prens ve emirlerinin de haddi hesabı kalmadı.

Nedir bu işin iç yüzü? Yatırım mı? Ticaret mi? Dostluk mu? Kardeşlik mi? Dindaşlık mı?

Yoksa yoldaşlık mı? Ne?...

***

Bugünlerde Türkiye için neler söyleniyor?

- “Müslüman Demokrat Cumhuriyet”

- “Avrupa ile İslam dünyası arasındaki bağlantı noktası”

- “Demokrasi ile İslam’ı kaynaştıran ülke…”

Bu nitelemeler boşuna değil. Avrupalı çoğu aydın, gazeteci ve siyasetçinin kafasında, Türkiye’nin konumu belli:

- “Türkiye Avrupalı değil”

- “Türkiye, Ortadoğu’ya yakışır”

- “Türkiye Müslüman coğrafya için ideal örnek”

“Ilımlı İslam” denen garabet, yeni bir ucube yaratıyor. AKP, bunun taşeronu.

Neler oluyor?

AKP’nin hedefinin “Avrupa”, “demokrasi” ve “özgürlükler” olduğunu ısrarla savunanlar bir kez daha düşünmeli. Şapkasını da önüne koymalı.

Toplumsal yaşamın nasıl AKP ölçütlerine göre değiştirildiğini, “ılımlı İslam”ın nasıl geçer akçe haline getirildiğini; ilişkilerin, çıkarların ve kazançların merkezine din sömürüsünün ve takıyyenin nasıl yerleştirildiğini herkes görmeli.

Tarikat-cemaat bağlantılı kadrolaşmayla başta eğitim olmak üzere, tüm devlet kurumlarının ve medyanın hızla Arap modeline doğru itildiğini, yargının AKP yörüngesine sokulmak istendiğini kimse atlamasın.

***

Ve kimse şunu söylemesin:

- “AKP, AB hedefi doğrultusunda çalışan; demokrasiye bağlı bir partidir.”

***

Sakallı Celal’in çok tekrarlanan ama hep hatırlanması gereken bir sözü var:

- “Vapur Doğu’ya giderken, içindeki bazı enayiler Batı’ya koşar.”

Türkiye’nin 2008’deki durumu da aynen böyle. Pek çok insan hala aldanıyor. Türkiye’yi AB hedefine doğru ilerleyen, demokrasi ve özgürlüklerin egemen olduğu bir ülke şeklinde niteliyor.

Fakat Türkiye hızla Araplaşıyor. Doğusuyla batısıyla Arap kültürü Türkiye’de ağırlığını hissettiriyor.

Nazım’ın şiiri de şekil değişikliğine uğruyor: Araplaşmak istiyorum…

Hiç yorum yok: