23 Mayıs 2008 Cuma

BAKIN, ORADALAR… (*)
ALİ BULUNMAZ

Bugünlere nasıl geldik? Aslında bu sorunun yanıtını bulmak, o kadar da zor değil. Bağımsızlığı bağımlılıkla örten, aydınlığı “karartma” olarak niteleyen ve üretmeden üremeyi teşvik edenlere itibar gösterenler, bugünün keşmekeşini; kavram ve zihin bulanıklığını yaratanlardır.

Yaşananların farkında olanlar ile yaşananları yönlendiren ve buradan kendine pay düşenler arasındaki ayrım giderek belirginleşmektedir. Başka bir deyişle makas açılmakta; hesaplaşma gün yüzüne çıkmaktadır. Yoluna hiddet, baskı ve takıyye ile devam edenler ülkenin geleceğinden çaldığını biliyor (?) elbet.

Ya onların çekimine kapılıp gidenler? Alçak sesle “eleştiren”, ses tellerini aldıran veya sesini soluğunu biat için tüketenler; ikiyüzlülükten öte artık çok yüzlülüğü ayyuka çıkanlar, ülkenin yüzündeki feri iyiden iyiye yok ettiklerinin farkında mı? Kim bilir… Ama bilse de konuşmaz, konuşsa da gerçeği söylemezler. Dillerinden dökülen her sözcükte, kendi iç dünyalarını biraz daha ele verirler, o kadar…

Savunmaya geçince Sokrates’ten dem vuranları destekleyenler, onun “kendini bil” buyruğundan hazzetmez. O buyrukla yüzleşseler, yaptıklarıyla yüzleşmeleri gerektiğinin ayırdına varırlar. “Kendini bil” buyruğunun, biraz kendini tanımak biraz duracağı yeri kavramak ama özellikle “ne bildiğini veya bilmediğini bil” demek olduğu gerçeğiyle karşı karşıya kalırlar. Bir kere bunu yapsalar, kâğıttan kalelerinin küçük bir esintiyle yıkılacağını bilirler. Gökyüzünde uçuşan balonlarının bir çırpıda yere ineceğini de…

Henüz neler olup bittiğini; yaşananları evirip çevirenlerin ve zihinleri bulandıranların nerelerde yer aldığını fark etmemiş olanlar bulunabilir. Etrafa şöyle bir göz gezdirmek yeterlidir.

Onlar her yeni şafakta taptaze; değişmiş ve dönüşmüş olarak doğar. Kimisi samanyolu kadar uzak bir zamanda kimisi yıldızlar kadar yakındır. Yarından öte bugün önemlidir bazısı için, bazısı da vakit geçirmektedir. Sabahın alacasında yüzleşebilirsiniz onlarla; 7 gün 24 saat hazır ve nazırdırlar.

Kısacası her taraftadırlar.

Baktığınızda görebilir, duymaya çabaladığınızda işitebilir ve konuşmak istediğinizde söyleyebilirsiniz…

(*) Cumhuriyet, 11.05.2008

Hiç yorum yok: