10 Mart 2008 Pazartesi

ÜÇ…
ALİ BULUNMAZ

Cumhuriyet Bilim ve Teknoloji’nin 7 Mart tarihli sayısında Aykut Kence, Türkiye’de Evrim Kuramı’na bakış ile ilgili yapılmış bir araştırmadan bazı rakamları yazısına taşımıştı.

Hizmet süresine göre sınıflandırılan öğretmenlerden, daha uzun süreli görev yapan yüzde 4’lük kesim “evrim bilimsel olarak geçerli değil ya da dini inanca aykırıdır” diyor.

Yeni mezun öğretmenler arasında bu oran yüzde 17’ye yükseliyor.

Buradan hangi sonucu çıkarmalıyız?

Eğitimde varolan dinci kadrolaşma, hurafelerin bilimsel gerçeklerin yerine geçmesi ve Türkiye’yi yöneten zihniyet…Tüm bunlar günden güne ülkeyi kuşatıyor.

***

Aykut Kence’nin makalesinin yayımlandığı gün, Recep Tayyip Erdoğan, ilk kadın amele pazarının açıldığı Uşak’ta, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü bağlamında düzenlenen toplantıda kadınlara “en az üç çocuk doğurun” öğüdü verdi.

Türkiye’nin nüfusu 70 milyon civarında…

Eğitimde fırsat eşitliği, gelir-gider dengesi, ulusal gelirden pay alma oranı ne durumda?

Bugün Türkiye’nin en önemli sanayicileri, ekonomistleri ve uzmanları, uyarılarda bulunuyor, ekonomide işlerin iyi gitmediğini belirtiyor.

Nüfusun yüksekliği bunda olumsuz bir etken mi?

Üreten değil, üreyen bir nüfusa sahipseniz ve ekonominiz bütünüyle dışa bağımlıysa, bu bir tehlikedir.

Erdoğan ne diyor: “En az üç çocuk doğurun.”

Bazı yorumcular, Erdoğan’ın daha önce “Allah ne verdiyse” dediğini hatırlatıp olayı “ak”lamaya çabalıyor.

***

“Üç çocuk” öğüdü, 8 Mart arifesinde verildi. 8 Mart’ta alanları dolduran kadınlar buna tepkiliydi.

Türkiye’de bugün kadın ne durumda? Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK)’un rakamları ortada…

Toplam kadın nüfusu 34 milyon 569 bin…

Çalışma çağındaki kadın sayısı 24 milyon 861 bin…

Çalışan kadın 5 milyon 528 bin…

Ev işleriyle uğraşan kadın sayısı 12 milyon 300 bin…

Rakamlar her şeyi ortaya koyuyor. Açıklanan istihdam paketlerinde “ayrımcılık olmasın diye kadına teşviki kaldırdık” diyenler, "nüfusumuz kurutuluyor; en az üç çocuk doğurun” diyenler değil mi?

Bu “akıl yürütmeden” şu sonuç çıkıyor: “Kadının yeri evidir.”

***

Günümüzün tartışma konuları hep kadın üzerine.

Kadının zaten sınırlı olan etki ve yetkisi, planlı şekilde tırpanlanmaya çalışılıyor.

Peki, kendileriyle ilgili düzenleme ve tartışmalarda, kadına ne kadar söz veriliyor?

Hiç yorum yok: