7 Mart 2008 Cuma

NEREYE SÜRÜKLENİYORUZ?
ALİ BULUNMAZ

Türkiye’de neler oluyor?

Dün orduya edilmedik; darbecilikten faşistliğe kadar yapıştırılmadık etiket bırakmayan dinci ve ikinci cumhuriyetçi medya, Genelkurmay’ın CHP ve MHP’ye yönelttiği sert eleştiriler karşısında hiç sesini çıkarmıyor. ABD’nin alicengiz oyunu, her şeyi yerinden oynatmışa benziyor.

Kuzey Irak’a düzenlenen operasyon sonrası tartışmalar sürerken, türbana ilişkin hayli ilginç açılım ve olaylar da devam ediyor.

AKP’nin “çok boyutlu” ve “sanatçı” milletvekili Osman Yağmurdereli “kadınların başının açık olup olmamasına kocaları karar verir” biçiminde bir açıklama yaptı. Bir anlamda işi, “erkeğin dediği olur”a vardırdı.

Öte yandan DTP’nin grup toplantısında, terör örgütünün renklerini taşıyan türbanlarıyla üç kadın, milletvekili sıralarında boy gösterdi.

ABD’ye yerli papanın desteğiyle, “sivil” Anayasa’yı anlatmaya giden AKP Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat, “türban yüzünden tedirgin olanlar psikiyatra gitsin” diyerek, olayı “patolojik” boyutta değerlendirdi.

Yine, AKP kurucusu Cüneyd Zapsubir türbanlı kadına türbanı çıkart demek, sokaktaki kadına donunu çıkart demekten farksızdır” yaklaşımıyla, türban ve don eşleştirmesi yaparak, türban tartışmasına yeni bir açılım getirdi.

***

AKP lisede, devlet hastanelerinde, mecliste ve belediyelerde türban konusunda fiili bir durum yaratılmasına ön ayak oldu.

Türkiye’de dincilik, yaşamın her alanına sıçramaya başladı. Türban, “İslami bir modaya” dönüştürülüyor.

Bunu, yabancı ajanslar Ankara’da düzenlenen “türban defilesi” sonrası, abonelerine geçtiği fotoğrafların altına yazdı.

Ankara’daki defile neyin göstergesi? Bu defilede ortaya konan, kırmızı çizgiyi geçen türbanlı mizanseni neyi temsil ediyor?

Türkiye’ye dışarıdan bakanlar ne düşünüyor?

Ülkeye yabancı turist getiren acentelerin dış temsilcilikleri, neden kaygı dolu ve İslami baskı yaşanıp yaşanmadığına ilişkin sorularla karşılaşıyor?

***

Türkiye’de toplum, kurumların işleyişi, zihinler ve eğitim-öğretim dinci politikaların baskı ve etkisi altına alınıyor.

Manzara iç açıcı değil. Şaşırtıcı bir hızla Türkiye’nin dokusu değiştiriliyor.

Sağlıklı bir zihinle, 2002’den bu yana olup bitenleri; nereye sürüklendiğimizi bir düşünelim…

Hiç yorum yok: