21 Ocak 2008 Pazartesi

HESAP, KİTAP VE ORTAKLIK…
ALİ BULUNMAZ

Önceleri ne deniyordu? “Türban –‘başörtüsü’- siyasi simge değil, dinin gereğidir.”

Tayyip Erdoğan, Madrid’de Medeniyetler İttifakı toplantısı arifesinde, İspanyol gazetecinin sorusuna verdiği “velev ki türban siyasi simgedir, bunu yasaklayabilir misiniz, bu yasak dünyanın neresinde var?” biçimindeki yanıtla, türbanın siyasi simge olduğunu kabul etti bir bakıma.

“Dini gerekçe” ile sıkmabaşa bürünenler, bir anda lafı nereye döndüreceğini bilemedi.

Tayyip Erdoğan’ın “yeni Anayasayı beklemeye gerek yok, ‘türban yasağını’ bir cümleyle çözeriz” ifadesini, hem tabana selam göndermek hem de AKP’den rol çalıp, “türban sorununu” çözmek için adım atan biziz deme adına MHP, o bir cümleyi çabucak gündeme getirdi.

MHP, Anayasanın 10. maddesini “devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde ve her türlü kamu hizmetinin sunulmasında ve bu hizmetlerden yararlanılmasında kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadır” şeklinde değiştirilmesini önerdi.

Dolayısıyla bu değişiklik, hizmet alanın da verenin de siyasi simge türbanı kullanabilmesinin önünü açacak nitelikte.

22 Temmuz öncesi, AKP’nin Cumhurbaşkanlığı seçim sürecini eleştiren ve alanlarda iktidara çatan MHP, Ağustos ayında Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanlığını meşrulaştırdı. AKP, MHP sayesinde birinci tur seçimin yapılabilmesi için gerekli toplantı yeter sayısına, 367’ye rahatlıkla ulaştı. Şimdi AKP ile MHP türban konusunda da aynı kulvarda.

Yargıtay ve Danıştay’ın uyarılarını dikkate almama yolunu seçen AKP’yle türban ortaklığı kurmaya yönelen ve bu “soruna” çözüm üreten taraf olmanın hesabını yapan MHP, Türkiye’yi hangi yola sokacağının farkında mı?

Devlet adamlığı, uzak görüşlülüğü gerektirir. O uzak görüşlülük, Türkiye'de bugün siyasetçilerin kaçında var?

Hiç yorum yok: