12 Aralık 2007 Çarşamba

AKP’NİN TRT’Sİ
ALİ BULUNMAZ

TRT Genel Müdürlüğü görevine getirilen İbrahim Şahin’in, 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından iki kez veto edilen kararnamesi, Abdullah Gül tarafından onaylandı ve Şahin göreve başladı.

İbrahim Şahin, Ulaştırma Bakanlığı’ndan özel kalem müdürü, şoförü ve iki çaycısını da yanına aldı. Bununla birlikte, TRT’deki tüm daire başkanları ve genel müdür yardımcılarının istifasını istedi.

Mali konularda Maliye Bakanlığı’na görüş sorulmasını sert dille eleştiren Şahin, yöneticilere “mevzuatlara fazla takılmamalarını” öğütledi ve “yönetmelikler beni fazla ilgilendirmez; TRT’yi özel kanallarla rekabet edecek duruma getireceğim” dedi.

TRT’nin bugünkü durumdan kurtulması, kaliteli ve özgün yayınlara yönelmesi elbette istenen bir şey.

Ancak TRT’nin, AKP’nin yayın organı haline gelmesi, hükümete yakın kişilerin kurum kadrolarını doldurmasının önlenmesi ve zararının giderilmesi ne kadar olanaklı?

TRT, vatandaşın vergileriyle, genel bütçeden ayrılan paylarla ve hatta elektrik faturalarından yüzde alımıyla; cihaz alım bandrol bedeli, radyo-TV ilan bedeli ve reklam gelirleriyle kazanç sağlayan bir kurum.

TRT’nin özel kanallar gibi reklam toplaması, yönetmeliklerle sınırlandırılmış durumda. TRT’nin dev bütçeli yapımlara imza atması demek de, devletin parasını sınırsızca harcamakla eş anlamlı. TRT, özerk değil; iktidara bağlı bir kurum haline geldiğinden, burada “özgür habercilikten” söz açmak pek mümkün görünmüyor.

Aynı zamanda Şahin’in belirttiği “rekabet”in anlamı nedir? Özel kanallara alternatif olmanın uzağında, bu kanallardakinin benzeri ve hatta aynısı programların gündeme gelişi mi kastedilmektedir? TRT’nin “misyonu” ve “değişimi”, bu mu olacaktır?

Kurumun bugünkü durumundan çok daha farklı noktalara gidebilir mi? AKP’nin kadrolaşma harekatı ve zihniyetinin ürünü programlar yerine, seçenek oluşturan bir TRT belirecek mi?

Bu, pek mümkün görünmüyor…

Hiç yorum yok: