20 Eylül 2007 Perşembe

TUTARSIZLIK…
ALİ BULUNMAZ

Artık kartlar açık oynanıyor. Rektörler Komitesi toplandı ve üniversitede sıkmabaşı serbest bırakacak “sivil anayasa” taslağı ile ilgili görüş bildirdi. Üniversiteler sivil toplumun bir parçası değil mi? Rektörler, sivil toplumun önde gelenlerinden değil mi?

Eğer öyle kabul ediliyorsa, elbette görüş ve kaygılarını dile getirecek. Erdoğan ve ona yakın gazetecilerin dilinden düşürmediği “ifade özgürlüğü”, bunu gerektirmez mi? Ama yok, bu içselleştirilememişse “rektörler işine baksın” sözü dökülür ağızlardan. İşte tutarsızlık burada başlıyor.

Birincisi, hazırlanan “sivil anayasa” taslağı, neden gizli saklı tutuluyor veya iktidarın muhaliflerinin de katılımı sağlanmıyor? “Sivil” demek, toplum ve o toplumun önderleri demektir bir yerde. Peki, taslak neden gizleniyor ve zaman zaman onun belli bölümleri basına sızdırılıyor? Tepki ölçülmeye mi çalışılıyor yoksa zaten bulanmış zihinlere, iktidarın kavram ve görüşleri iyiden iyiye aşılanmaya mı çabalanıyor?

İkincisi, Erdoğan “rektörler işine baksın” cümlesine, “eğer anayasa yapma yetkisi rektörlere aitse o zaman zaten TBMM’nin varlığının hiçbir anlamı yoktur” belirlemesini ekliyor. İyi de, meclisteki diğer partilerin “sivil anayasa” çalışmaları doğrultusunda görüşleri alındı mı? Bir de, anayasa taslağı neden bilim insanlarına hazırlatılıyor? Üstelik AKP’nin sipariş ettiği açık seçik ortada olan taslak konusunda, hükümet yetkilileri çıkıp “biz bilim insanlarına baskı yapmıyoruz, yönlendirmelerde bulunmuyoruz” diyor?

Demek ki, iktidarın siparişine ses çıkarmayan ve yanlışları “doğru” haline getiren “bilim”, bilim kabul edilecek. “Ötekiler” ise işine bakacak!

Hem Gül hem de Erdoğan, sıkmabaşı “başörtüsü” olarak adlandırıp, “bireysel özgürlük” biçiminde ifade ediyor. Ama gazeteciler, sıkmabaş ile anayasa taslağı kelimelerini bir arada kullanınca Erdoğan, birden celalleniyor; özgürlüğü, demokrasiyi ve ifade özgürlüğünü geri plana itiyor. Dolayısıyla tutarsızlıklar birbirini izliyor…

Hiç yorum yok: