19 Ağustos 2008 Salı

HAYAL...
ALİ BULUNMAZ

Rusya ile Gürcistan, Güney Osetya bahanesiyle anlaşmazlığa düşüp savaşa tutuşunca, dünya bu bölgeye dikkat kesildi.

Soros'un fonladığı Saakaşvili, renkli bir “devrimle” işbaşı yaptığında “demokrasi” ve “özgürlük” sloganları atanlar hayli fazlaydı.

Ama gelin görün ki kazın ayağı farklı. ABD bağımlılığı,”demokrasi” ve “özgürlük” yerine, kan ve acı getiriyor. Gürcistan'da ölen binlerce insan bunun kanıtı.

Saakaşvili'nin politikaları, bölgenin enerji varsıllığı ve siyasi gelişmeler, Rusya ile Gürcistan'ı karşı karşıya getirdi.

Gürcistan'ın baş müttefiki ABD de konuya bir yerinden dahil oldu. Elbette Türkiye de...

***
Abdullah Gül, AKP'nin stratejik ortağı ABD'nin Gürcistan'daki savaşa dahil olmasının ve suların görece durulmasının ardından bir açıklama yaptı:

“Gürcistan'daki çatışma ABD'nin artık tek başına küresel politikaları yönetemeyeceğini ve gücünü diğer ülkelerle paylaşması gerektiğini gösterdi.”

Gül, bir anlamda “çok kutupluluktan” söz etti.
***
Gül'ün yetiştiği gelenek, komünizmle mücadele üzerine kurulu.

Başka bir deyişle, iki kutupluluğa karşı bir savaşım üzerine...

1989'dan sonra palazlanan “yeni dünya düzeni” ya da “küreselleşme” söylemi, mutlak ABD hakimiyetine dayanıyor.

Küreselleşme ile dünyanın “altın çağı” yaşayacağı vurgulanıyordu. Ama öyle olmadı.
Ekonomik çözümsüzlükler, siyasi gerilimler ve savaşlar yine yaşandı.

ABD'nin mutlak güç olma ideali, önemli açmazları da beraberinde getirdi.

Şimdi Abdullah Gül, ABD'ye bunu bırakması ve gücü paylaşması gerektiğini söylüyor.

ABD, Gürcistan örneği ele alındığında, bölgedeki etkin güç olabilme adına renkli “devrime” kol kanat gerdi. Oradaki enerji kaynaklarını denetlemek, Rusya'yı gözetlemek ve İran'a yakın olabilmek adına Gürcistan'da kartlarını açtı.

ABD güç, egemenlik ve siyasi çıkarları adına ülkeleri dönüştürme politikasından vazgeçer mi?

Bu pek mümkün görünmüyor. Gül'ün isteği de hayalden öteye gitmiyor...

Hiç yorum yok: