28 Ağustos 2008 Perşembe

ÇEVRE VE ÇEPER...
ALİ BULUNMAZ

Tayyip Erdoğan'ın “çevrecinin daniskasıyım” sözü üstüne pek fazla şey demeye gerek yok.

Ama...

Türkiye'de bir merkez ve çevre ile çeper tartışmasının hatta bu anlamda derin bir ayrışmanın olduğunu da söylemek yanlış değil.

AKP iktidarının merkeze kendini koyduğu, ardından kendine bir çevre yarattığı, kendinden olmayanı da çepere yerleştirdiği açık seçik ortada.

Merkez içinde kendi çevresini kollayan, eleştirenleri de dışarıda konumlandırıp alabildiğine ezen bir iktidarla yüzleşiyor Türkiye.

Yüzleşmekle kalmıyor, bunun sancısını yoğun biçimde çekiyor.

Yoksulu daha da yoksul kılan, zengini zenginleştiren; kendi zengini, yoksulu ve medyasını yaratan, rüşveti “normalleştiren” iktidar, yandaş demokrasisinin keyfini sürüyor.

Toplumu kendi bildiği gibi; dincilik ve yobazlıkla şekillendirmeye çabalıyor.

Soru sormak sakıncalı, eleştiri yasak...

***
“Ben” diyen iktidar, kendi “biz”ini yaratırken, çevresine topladığı yandaşlarıyla gücünün sınırsızlığına vurgu yapıyor.

“Ben kimseyle uzlaşmam, milletle uzlaşırım” yaklaşımı da, işte bu tehlikeli düşünme biçiminin dışa yansıması. Merkez-çevre-çeper denkleminin önemli duraklarından biri burası.

“Ya merkezimin çevresi olursun ya da çeperde kalır harcanırsın” anlayışı, “Yeni Türkiye”nin de belirleyicisi artık. Belki de “yeni bir demokrasi”, birilerinin dediği gibi...

Öyle görünüyor.

Görünüyor da, bu gidiş iyi gidiş mi?

Görünen köy kılavuz istemiyor...

Hiç yorum yok: