29 Temmuz 2008 Salı

USLU ÇOCUKLAR…
ALİ BULUNMAZ

Uğur Mumcu, 8 Aralık 1976 günkü “Kadro” adlı yazısında ne diyordu:

- “Devleti ele geçirmek her zaman tankla, tüfekle olmaz. Devlet bürokrasisi içinde önemli köprü başlarının tutulması, karar organlarında egemenlik kurulması da bir bakıma devletin ele geçirilmesidir.”

Türkiye sahnesinde bugün “akıllı tasarım” ürünü, altın nesille harmanlanmış; kendilerini zirveye çıkaranlara saygıda kusur etmeyen uslu çocuklardan oluşan kadro harikalar yaratıyor!

“Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” sözünü işine geldiği gibi okuyarak, sayısal çoğunluk diktası kurmaya yönelmiş bir zihniyet var karşımızda…

Eğitim-öğretim, bürokrasi, medya, ekonomi, siyaset ve yargıyı kendi hareket anlayışına uygun biçimde yeniden kurgulamaya çalışan ve yeni bir Türkiye yaratmaya niyetlenmiş bir kadro…

Uslu çocukların şiarı belli:

- Taraf olmayan bertaraf olur.

Bu kadro, Türkiye’nin kurucu ve birleştirici değerlerini “uçta yer alan ideolojik bir biçime” sokma çabasında.

Yöntemleri ise tanıdık: Kafa karıştırmak.

Fikir babalarından öğrendikleri bu. Suyu bulandırıp sonra da ava çıkmak… Ardından itaati, en “yüce” ve “yükselen değer” haline getirip, buna “demokrasi” demek…

Uslu çocuklar öte yandan halkı yoksullukta eşitliyor; sosyal devleti sadaka dağıtan bir yapıya dönüştürüp, Sosyal “Güvenlik” Yasa Tasarısı’yla insanları köleleştiriyor.

“Kişisel Verilerin Korunması Kanun Tasarısı”nı gündeme getirerek ve insanlar üzerinde ekonomik-siyasal ve sosyal baskı kurarak uslu halk yaratmaya çabalıyor.

Telefonları dinleyerek, haberleşme özgürlüğünü ve kişisel hakları çiğneyerek sindirme politikası güdüyorlar.

Burada mağdur olan kim?

Geleceğini düşünen ulus mu, yoksa ümmeti düşleyen, haklarında iddianame hazırlanan ve uslu halk yaratmaya çalışan, fikir babalarına ve stratejik ortaklarına ram olan uslu çocuklar mı?

Hiç yorum yok: