18 Temmuz 2008 Cuma

İDDİA…
ALİ BULUNMAZ

“Ergenekon” soruşturmasının iddianamesiyle ilgili açıklama yapıldı. İddianame 2455 sayfa. Bu ne demek?

Dava uzadıkça uzayacak. Ek iddianame de gündemde…

Peki, burada ne var ne yok?

İddianamede “Darbe Günlükleri” yer almıyor. Söz konusu günlükler üzerinden, “hükümete karşı darbe” söylemi yaratılmadı mı? O zaman günlükler neden iddianameye alınmadı?

Deniyor ki, “günlükler ek iddianameye girecek…”

***

“Ergenekon” soruşturmasında, hükümet ve iktidar medyasının tavrı artık net biçimde ortaya çıktı. Muhaliflerin bileğini bükmek esas olan şey burada.

İddianamenin özünü oluşturan “hükümete karşı eylem” ifadesi bize neyi çağrıştırıyor:

- Hükümetin eleştirilmesi, eleştirenlerin ne pahasına olursa olsun kapatılması için yeterlidir.

- Toplu bir eleştiri söz konusuysa bu, kesinlikle bir tür terör eylemidir.

Zaten iddianamede “bu, bölücü olmayan; bilinenin dışında bir örgüt” deniyor.

***

“Örgüt” üyeleri, “hükümete karşı eylemi”; örneğin “halkı isyana teşvik” veya “zorla hükümeti ortadan kaldırma” gibi edimleri nasıl gerçekleştirecek?

Bir kasa bombayla, üç beş emekli general, beş on öğretim üyesi, gazeteciler ile kimi iş adamları bunu gerçekleştirebilir mi?

***

İlginç bir soru daha var: “Ergenekon” bir gözdağı mı yoksa gerçekten bir şeyleri ortaya çıkarma soruşturması mı?

Yeri göğü inleten “darbe korkusu” söylemi, bu soruşturmanın lokomotifi değil miydi? Aynı şekilde Hrant Dink cinayeti, Malatya katliamı da “Ergenekon” tsunamisinin en büyük dalgasını oluşturmuyor muydu?

O halde “Darbe Günlükleri”, Dink cinayeti, Malatya katliamı; bunun yanında Santoro cinayeti neden iddianameye girmedi?

Yoksa bunların ucu açık şekilde ve istenmeyen yerlere mi uzanıyor?

Bunlar önemli sorular, yanıtları daha da önemli.

Yanıtlar ortaya çıkacak mı göreceğiz…

Hiç yorum yok: