17 Ağustos 2007 Cuma

TEYEMMÜM, TEVEKKÜL VE TEREDDÜT!
ALİ BULUNMAZ

Ankara’da günlerdir su sıkıntısı yaşanıyor. Üstelik bu sıkıntı, yıllar öncesinden görülmesine, “ilgili” ve yetkililere duyurulmasına rağmen, zamanında önlem alınmamasının bugün yaşanan sorunların katlanmasına yol açtığı da bilinen bir gerçek.

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek ise sorunu “taşıma su” ile çözmeye çabalıyor. Yıllar önce, projesi ve kredi anlaşması hazırlanan Gerede suyu yerine (ki şimdi RTE’nin araya girmesiyle Gökçek ikna oldu), sağlığa zararı ve maliyeti yüksek Kızılırmak suyunu Ankara’ya getirmeye çalışıyor.

Peki, ya kuraklığı nasıl açıklıyor?: “Allah isterse yağmur yağdırır, su sorununu çözer.”

“Çözüm” önerisi ne?: “İnançlı Ankaralılar yağmur için dua etsin!”

Bunun adı sorumluluktan kaçmaktır, aymazlıktır, inkârdır. Bu, iş bilmezliktir veya “adam sen de” anlayışının yanımasıdır.

Eski Diyanet İşleri Başkanı Tayyar Altıkulaç, “inançlı Ankaralılar”ın ibadetini aksatmasına gerek olmadığını belirtip, bunun için “teyemmüm”ü öneriyor. Teyemmüm, 12 Eylül’le birlikte zorunlu hale getirilen din derslerinde öğretilen (kafalara nakşedilen) bir abdest alma biçimi. Suyun olmadığı yerde toprakla veya kaya parçalarıyla abdest almanın adı.

Altıkulaç ibadet için “teyemmüm”ü, Gökçek ise kuraklığı önlemek için “inançlı Ankaralılara dua etmelerini” öneriyor.

Kuraklık gibi herkesi etkileyen bir sorunda bile, inançlı olan-olmayan ayrımı yapılması ise tereddüt doğuruyor. Demek ki Melih Gökçek tüm Ankaralılar’ın belediye başkanı değil. Demek ki o, susuzluğun çözümünü “Allah’a havale eden”lerin belediye başkanı!

Melih Gökçek ve yandaşları, kime / kimlere hizmet ettiklerini böylece açığa vurmuş oluyor. Bu da doğal olarak tereddütleri beraberinde getiriyor.

Sonuçta geliyorum diyen ve bugün Ankara’yı kavuran kuraklık da çözümü de tevekkül yöntemiyle tereyağından kıl çeker gibi Allah’a havale ediliyor. Bunları kaç kişinin kabul ettiğini anlamak için de, 2009’daki yerel seçimleri beklemek gerekiyor...

Hiç yorum yok: