11 Temmuz 2007 Çarşamba

DÖNÜŞ BABA DÖNÜŞELİM!
Ali BULUNMAZ

AKP’nin önde gelenlerinin, cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde ve sonraki Anayasa Mahkemesi kararı (367 şartı) ile ilgili olarak söylediklerini hatırlamakta fayda var:

Bülent Arınç: “Meclis, dindar bir cumhurbaşkanı seçecektir.” Anayasa Mahkemesi kararı ardından: “Hukuku zorlayan bu kararla, Meclisin dindar bir cumhurbaşkanı seçmesine izin verilmemiştir.”

Recep Tayyip Erdoğan: “Cumhurbaşkanlığı seçimi ile ilgili ana muhalefetle görüşmeyi düşünmüyorum; bu vakit kaybıdır.” CHP’nin, Anayasa Mahkemesi’ne başvurması üzerine: “Mahkeme’nin kararına saygı duyarız.” Turlara başlamak için 367 şartının aranması gerektiği kararı ile ilgili olarak: “Bu karar demokrasiye sıkılmış bir kurşundur” ve “cumhurbaşkanlığı seçimi ile ilgili bu karar bir yüz karasıdır.”

Seçim sürecindeki Türkiye’de AKP, bir yandan cumhurbaşkanlığı konusunda “mağdur”u oynarken; öte yandan Erdoğan’ın ağzından “uzlaşma” söylemi geliştiriyor. Ancak buradaki “uzlaşma”, birkaç yönden “zorunlu-seçmeli” anlamına da bürünüyor. Miting meydanlarında cumhurbaşkanını yuhalatan Erdoğan, (22 Temmuz’dan sonra 3 Kasım’daki gibi tek başına iktidara geleceğini varsayarak) “listemi yaparım ‘uzlaşma’ ararım” türünden bir dayatmayı gündeme getiriyor. Diğer yandan, “verin bize 400 milletvekili cumhurbaşkanını seçelim” gibi bir istemi de hiç eksik etmiyor.

Fakat bundan daha vahim olanı, “mağdur” aday Abdullah Gül’ün açıklaması. Anayasa Mahkemesi’ne, 367 şartının ardından edilmedik laf bırakmayanların başında gelen Gül, CHP’nin Anayasa değişikliğine ilişkin itirazının reddedilmesi ve referandum kararı ile ilgili olarak “Mahkeme’ye haksızlık etmişim” dedi.

Bunun Türkçesi, “bana / benim görüşüme uygun karar aldığı (: öyle olduğu düşünüldüğü) sürece hukuk hukuktur” değil mi? Dolayısıyla AKP, “kendi görüşüne uygun geldiğini düşünmediği” kararları hukuk saymıyor mu?

“Değişerek gelişen”, "gelişerek dönüşen” ve dönüştükçe dönüşen Erdoğan ve Gül’ün, Anayasa Mahkemesi’ne karşı şimdilerde farklı bir söylem geliştirmesi ve kendilerince “uzlaşma” işaretleri vermesi, yarın bir başka şekle bürünür mü?

Yeri gelmişken adındaki “A”; “adalet”, AKP için ne anlam ifade ediyor?..

Hiç yorum yok: