24 Eylül 2008 Çarşamba

FENERİ SÖNDÜRMEK...
ALİ BULUNMAZ

Deniz Feneri davasının zanlısı RTÜK Başkanı Zahit Akman, sonunda söylemesi gerekeni söyledi.

Basın toplantısında istifa açıklaması gelmedi.

Ya ne oldu?

Akman, “başbakan ve diğer bakanlar arkamda, istifa etmeme gerek olmadığını düşünüyorlar; öyle uzaktan kağıt göstermekle istifa edecek değilim” dedi.

Böylece “yolsuzluklarla mücadele eden” AKP'nin bürokrat tipi de belirginleşmiş oldu.

***

Deniz Feneri Derneği aracılığıyla tokatlanan paraları ve Alman mahkemelerinin kararlarını, ortaya koyduğu bilgi ve belgeleri günlerdir kamuoyuna sunan gazetelere boykot çağrısı yapan Tayyip Erdoğan'ın koruyup kolladığı Zahit Akman'ın, gücünü nereden aldığı da tescillenmiş oldu.

Hem de ilk ağızdan...

Yüzyılın soygun hareketi Deniz Feneri ve art arda gelen suçlamalar; buna ilişkin belgeler gün ışığına çıktıkça AKP köşeye sıkışıyor.

Bunu da saldırganlıkla bastırmaya çalışıyor.

İddiaların, bilgi ve belgelerin doğru olup olmadığının kanıtlanması için mahkemelere başvurmak ve sorumluların yargılanmasını sağlamak yerine, boykot çağrıları ile şeref tartışmaları gündemi meşgul ediyor.

“Ortaya konanlar yalandır, iftiradır, şerefsizliktir; bunların Türkiye ile ilgisi yoktur” demek ne kadar gerçekçi?

Bunu anlamanın bir tek yolu var: Deniz Feneri davasında, Türkiye'de bulunup da adı geçenlerin yargılanmasını sağlamak.

Ama buna gerek olmadığı vurgulanıyor.

Acaba neden?..

Fener'i söndürmek ve unutturmak için mi?

Artık konu öyle bir noktaya ulaştı ki, Fener'i ne bu hasıraltı etme çabaları ne de “Ergenekon”un dokuz ve arkasından gelecek dalgaları söndürebilir...

Hiç yorum yok: