1 Eylül 2008 Pazartesi

BARIŞ...
ALİ BULUNMAZ

Bugün 1 Eylül. Dünya Barış Günü...

Barıştan söz etmenin git gide zorlaştığı bir dönemden geçiyor insanoğlu. Bölgesel çatışmalar, küresel gerilimler, etnik ve kültürel ayrımcılık politikaları...

Karadeniz'de Montrö'yü delen ABD savaş gemileri, sözde insani yardım için Gürcistan'a yollanıyor...

Rusya ile Gürcistan arasındaki savaş, savaş sonrası gerginlik...

Irak'ta, Afganistan'da, Pakistan'da akan kan.

Ortadoğu'da yaralar zaten bir türlü kabuk bağlamıyor.

2008'de insanoğlu Barış Günü'nü yine buruk kutluyor.

***
Einstein, “barış için savaşmaktan” söz etmişti. Ama bugün enerji, küresel çıkar güdüsü, su, etnik ve kültürel ayrımcılık üzerinden gerilimler üretiliyor.

Kısacası “savaş için savaş” gibi bir durumla yüzleşiyoruz.

Küresel paranoya, küreselleşmenin öncüleri tarafından yaratılan terör ve buna dair korku...
Hepsi, 1 Eylül Dünya Barış Günü'nde karşımıza dikiliyor.

Tüm bunlar varoldukça barış, Godot gibi sürekli bir bekleyiş halini alacak.

Peki, ne yapmalı?

Aslında bunun yalın bir yanıtı var: Kendisiyle yüzleşecek insanoğlu. Kolaya kaçmadan, yani savaşmak yerine barış içinde yaşamayı öğrenecek ya da bunu keşfedecek.

Kolay mı bu?

Elbette değil. Ama imkansız mı?

Hayır...

İşe barışın ne kadar değerli olduğu anlaşılmaya çalışılarak başlanabilir.

Ya da Irak'ta, Afganistan'da, Filistin'de, Gürcistan'da yaşayanlara sorularak, barışın ne denli önemli bir kazanım olduğu pekâla kavranabilir...

Hiç yorum yok: