7 Aralık 2008 Pazar

KISA CÜMLELER…
ALİ BULUNMAZ

Artık herkes kısa konuşuyor. Kısa…

Ama öz değil.

Bağlamdan uzak, hatta bağlamsız.

Ucu açık. Anlamsız biraz da…

Neredeyse tüm bildirimlerin ortak özelliği bu.

Uzun, içi dolu şeyler kimsenin ilgisini çekmiyor bugünlerde.

Varsa yoksa kısa cümleler…

Bu kadar eksilmiş olabilir miyiz?

Dolgunluktan böylesine uzaklaşmış, anlamsız bir yaşamın kıyısında konuşlanmış olabilir miyiz?

Oluyor işte…

Olaylar arasındaki bağıntıları ve ilişkileri kavramadan hızla yaşayıp gidiyoruz.

Hız, çağımızın yükseleni.

“En hızlı en iyidir” sloganı yönümüzü çizen bir rehber gibi.

Oturup düşünmeye zamanımız yok.

Sadece eyle, izle ve “yaşa…”

Sorma, soruşturma ve asla sorgulama…

Öğretilen ya da en azından belletilen bu…

Sonra kısa cümleler kur…

Kısa kısa, her şeyi tadarak ama hiçbir şeyin içine girmeden “yaşa…”

Yüzeysel, anlamsız ve dokunaksız…

Kovalamak yok, koptuğu yerde aynı hızla yeniye yönel, harca, tüket, yok et…

Köşene çekil, içine kapan, uzaklaş, gerektiğinde gerektiğince kısa cümleler kur…

Öyle “yaşa…”

Hiç yorum yok: