28 Aralık 2008 Pazar

BUYURUN TÜRKİYE SOFRASINA...
ALİ BULUNMAZ

Bugünün Türkiye manzarası için olumlu şeyler söyleyen, pembe tablolar çizenlerin sayısı ne kadar?

Kriz, dinci kuşatma, yolsuzluk, rüşvet, yandaş demokrasisi ile harmanlanan siyaset, AKP kumandasıyla toplumsal dönüşüm projesi rayına sokuluyor.

Anketler ve araştırmalar, Türkiye'de dinciliğin her geçen gün gemi azıya aldığını gösteriyor.

Bu araştırmaların en yakın tarihlisi, AKP'ye övgüler düzen, iktidar ile iş ortaklığına soyunan kurum ve kuruluşlardaki kişiler tarafından gerçekleştirildi. Sonuç onları bile şaşırtmışa benziyor olmalı ki, televizyon ve gazetelerden uyarılar sıralamaya başladılar.

***

2002'de iktidara gelen AKP, dinciliğin adını koyarak ve amaçlarını açıkça beyan ederek yola koyulmuştu 3 Kasım'dan önce. Ardından gelen 28 Şubat süreciyle "değişim" ve "dönüşüm" geçiren kadrolar ABD kara sularına yanaşınca iktidar onlara teslim edildi.

Eski yol ve yöntemlerin yerine "ılımlı İslam" projesini benimseyen dinci kadrolar "demokrasi", "özgürlük", "AB" ve "hukuk" gibi söylemlerle istediğini öyle değil de böyle yapmaya başladı.
Ve nitekim başardı da...

Türkiye'nin dönüşümü için basılan düğme, bugün meyvelerini destekçilerini bile endişelendiren ölçüde veriyor.

***

Türkiye adeta dinci politikanın sofrası haline geldi.

"Bizden olmayan bertaraf olur" anlayışıyla "yola devam edildi."

Şimdi geldiğimiz nokta aydınlanmacı, laikliği içselleştirmiş, cumhuriyet ve Mustafa Kemal öncülüğünde gerçekleştirilen devrimlere bağlı insanları tehdit ediyor.

"Mahalle baskısı" ya da "dinci baskı" çemberine alınan bu kesim, dinci politikalara su taşıyanları ve bu politikanın mimarlarının yaptıklarını görüyor ve biliyor.

Ancak "istikrar", "demokrasi" ve "hukuk" adı altında bu politikalara destek çıkanlar Türkiye'nin nereye yol aldığını sezebiliyor mu?

Buz dağının ucunu gördüler. Ya suyun altında kalan kısmını?

Hiç yorum yok: