28 Haziran 2007 Perşembe

PARALAR NEREYE HARCANIYOR?
ALİ BULUNMAZ

İsveç’teki Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü’nün (SIPRI) silah harcamaları ile ilgili yayımladığı son rapor gerçekten çarpıcı. Özellikle ABD’nin 11 Eylül sonrası başlattığı “teröre karşı savaş”la beraber, dünya genelinde (küresel paranoyanın etkisiyle) silah üretimi ve satışının hız kazandığı bir gerçek ve SIPRI’nin raporu da bu bağlamda önemli veriler sunuyor.

11 Eylül öncesinde durgunluk yaşayan piyasalar (en başta ABD piyasaları), “teröre karşı küresel savaş” şiarıyla ihya oldu. Bundan en çok faydalanan ise, güvenlik sektörüydü. İlkin ABD olmak üzere, “teröre karşı topyekûn savaş”a girişenlerin; sıra (açlık, bulaşıcı hastalıklar, gelir adaletsizliği, çevre gibi) en önemli sorunlara geldiğinde, bir anda cebinde akrep beliriyor. Aslında silahlanmaya ayrılan bütçeler şaşkınlık ve tepki yaratmamalı. Çünkü bilindiği gibi, çağımız özgürlük değil; güvenlik çağı. “Potansiyel terörist” ve “haydut devletler”, “şer eksenleri” veya işgal senaryoları ile “medeniyetler çatışması” türünden söylemler, silahlanma yarışını yok etmenin ne kadar uzağında kalındığını gösteriyor.

Bunda silah tekellerinin yönlendirmeleri de büyük pay sahibi. Bir kere neredeyse herkes, soğuk veya sıcak savaş halinde. Silah tekelleriyle aynı yolun yolcusu olan küresel hegemonun, egemenlik alanını / alanlarını genişletmeye çabalaması, yine silah üreticilerini zenginleştirmeye yarıyor. Küresel hegemon ve ortakları silahlandıkça, onların çekiştiği “haydut devletler” ile savaştığı terörist oluşumlar da büyük bir hızla silahlanıyor. Bu kör dövüşü de böyle sürüp gidiyor ve kazanan yalnızca silah üreticileri oluyor.

Peki silah üretimi ve satışının hatırı sayılır bir kısmını elinde tutan G8 ülkeleri bu konuya ilişkin nasıl bir tavır koyuyor? Silahlanma yarışının, diğer sorunları ötelemesi ile ilgili ne gibi bir çalışma yürütülüyor?

Aslında doğru soru “yürütülüyor mu?” olmalı, keza son G8 Zirvesi’nde bu açmazla ilintili, ufukta doyurucu bir açıklama girişimi görülmedi. Bu noktada SIPRI’nin raporuna dönecek olursak, 2006’da 529 milyar dolarla, askeri harcamalarda ABD yine birinci sırada yer alıyor. ABD’yi İngiltere, Fransa, Çin ve Japonya izliyor. Rapora göre, aynı yıl içinde en fazla silah satışını ABD ve Rusya gerçekleştirmiş durumda. 2002’den beri Hindistan ve Çin, en çok silah ithal eden iki ülke. Orta Asya askeri harcamalarda sıçrama yaparken, Batı Avrupa’da bu konuda sınırlı bir gerileme mevcut. 2006’da silahlanmada toplam harcama ise, 1 trilyon 204 milyar dolar.

Rapora göre hızla silahlanan dünyada, en riskli bölgeler enerji kaynakları nedeniyle, Ortadoğu ve Afrika olarak belirtiliyor. Yeni çatışmaların ana ekseni rapora göre, yine petrol ve doğalgaz kaynakları olarak imleniyor. Ancak örneğin Afrika’nın toplam borcu, açlık, bulaşıcı hastalıklar, küresel ısınma, çevre kirliliği, kuraklık ve gaz salınımı gibi konularda, G8 ülkeleri, silah tekelleri ve silah ithalini hızlandıranlar temennilerin ötesinde çok da fazla fikir beyan etmiyor.

Hal böyle olunca Einstein’ın “barış için savaşma” söylemi ile daha güzel bir dünya yaratma ideali; küresel hegemonya “öznesi” ve onun baş destekçisi silah tekellerinin yarattığı karmaşa ve çatışma ortamı yüzünden kaybolup gidiyor. Olan, bu çatışma alanlarındaki ve yayılımın-yeni sömürgeciliğin / küreselleşmenin “nesne” kıldığı halklara ve toplumlara oluyor…

Hiç yorum yok: