15 Mart 2009 Pazar

YÜZSÜZLÜK...
ALİ BULUNMAZ

Yüz, ruhun aynasıdır...

Yüz, kişiliğin rengidir...

Yüz, insanın kendisidir bir yerde.

***

Yüzsüzlük günümüzün hastalığı. Hastalığın en çok nüksettiği yer de politika.

Bugün Türkiye seçim yolunda. Meydanlar, alanlar dolup taşıyor; sözler, geleceğe ilişkin söylemler meydanlardan Türkiye'nin dört bir yanına dağılıyor.

İktidar kendinden emin, yardımlar, sadakalar dağıtılıyor. Bunun seçimin sonucuna etki etmeyeceğini savunuyor.

“Teğet geçeceği” söylenen ve daha sonra “en az etkilenen ülkenin Türkiye olduğu” ifade edilen kriz için “önlem paketleri” açıklıyor.

İktidar yaman mı yaman. Kredi kartı borçlularına veryansın ediyor.

Bu borçların yokluktan ödenemediğini, kendisinin oy kapısı olan yoksulluğun borca borç kattığını adı gibi biliyor.

Ama seçim meydanı bu; burada her şey söylenir, yapılır.

***

Yolsuzluğu yol olarak seçenlerin, bunu sadakalarla kapatmaya, soruşturma ve çamur atmalarla kapatmaya çalışanların yüzsüzlüğü apaçık ortadadır artık.

Yüzsüzlük iki türlüdür: Her şeyi yapmaya ve söylemeye varan utanmazlık ile yüzün silinmesi.

İlkinde yüz vardır, ama kızarmaz olmuştur. İkincisi ise tam anlamıyla yüzü olmamak demektir. İnsan içine çıkmaktan çekinmektir bu.

Türkiye'nin büyük çoğunluğunun yüzü siliktir. Yokluk ve yoksullukla kavrulan yaşamlar için iktidarın fomülü bellidir: “Hamdedin!”

Fakat iktidar, onun yandaş ve yoldaşları hamdetmek şöyle dursun, gücüne güç katmaktadır.

Bugünün geçerli yüzsüzlüğü bunu gerektirmektedir de ondan. Yoksa bir art niyet aranmamalıdır! Yandaş demokrasisinin doğal sonucudur bu yaşananlar...

***

Yüz, ruhun aynasıdır; kişiliğin rengidir.

Kızarmayan bir yüzden her şey beklenir...

Korkusuzdur, fütursuz ve sınırsızdır. Yoluna böyle devam eder...

Bu anlamdaki yüzsüzlük tehlikelidir de.

Çünkü çemberini tamamlayıp, kendini yer bitirir bir noktadan sonra.

Eriyip yok olana kadar, yüzsüzlüğüne yüzsüzlük katar...

1 yorum:

Unknown dedi ki...

Aslında "yüzü silikler" sanki yüzsüz değiller de var olan yüzlerinin üstüne başka başka yüzler eklemiş ve onları da öncekiyle harmanlayıp kendi yüzleri olarak kabul etmişlerdir gibi gelir bana. Esasen önceki yüzlerini de unutmuş yeni yüzlerinin orijinal yüzleri olduğuna inandırmaya çalışırken insanları en çok da kendileri inanmışlar. Durum bu olunca da yine aynı kapıya çıkıyor ve sonuç olarak dediğin gibi yüzsüz oluyorlar. Eline sağlık abim.