2 Şubat 2009 Pazartesi

AYDINLANMIŞ ZİHİN...
ALİ BULUNMAZ

Immanuel Kant'ın neredeyse evrensel hale gelmiş bir aydınlanma tanımı var. Diyor ki:

Aydınlanma, insanın kendi suçu ile düşmüş olduğu bir ergin olmama durumundan kurtulmasıdır. Bu ergin olmayış durumu ise, insanın kendi aklını bir başkasının kılavuzluğuna başvurmaksızın kullanamayışıdır. İşte bu ergin olmayışa insan kendi suçu ile düşmüştür; bunun nedenini de aklın kendisinde değil, fakat aklını başkasının kılavuzluğu ve yardımı olmaksızın kullanmak kararlılığını ve yürekliliğini gösteremeyen insanda aramalıdır.”

***

Tayyip Erdoğan'ın, Davos'ta hiddetlenip, İsrail Cumhurbaşkanı Peres'e “siz öldürmeyi iyi bilirsiniz” diyerek paneli terk etmesi karşısında farklı tepkiler geldi.

Ama en önemlisi Arap dünyasında Erdoğan'ın puanı arttı, Gazze'de insanlar ellerinde Erdoğan posterleriyle gösteriler düzenledi örneğin.

***

Arap dünyası bir tuhaf.

Yıllardır ABD, İngiltere ve İsrail'in dümen suyunda yol alıp, katliamlara neredeyse ses çıkarmayan Araplar Gazze saldırıları basın aracılığıyla dünyaya servis edilince birden kıpırdandılar.

Fakat kıpırdananlar genellikle Gazze'de öldürülenler gibi sivil halktı. Politikacılar yine edilgin kalmayı tercih etti.

Erdoğan'ın terk ettiği panelde, Ban Ki Moon'un tek işaretiyle yerine oturuveren Arap lider gibi...

***

Arap'tan çok Arap olmanın bir mantığı yok elbette. Üstelik aklını ABD, İngiltere ve İsrail'e teslim eden Arapların durumu da içler acısı.

Yılların Filistin-İsrail sorununda suskunluğunu bozmayan, katliam ve cinayetlere ses etmeyen Araplar'ın bundan sonra kalıcı ve etraflı çözümler üretilmesine katkı sağlayacakları düşünülebilir mi?

***

Aydınlanmış zihinler, aydınlanmamış ya da aydınlanmamakta direnen zihinlere anlatmalı: Ne Erdoğan'ın terk ettiği toplantı ne o toplantıda havanda dövülen su ne de politikacıların açıklamaları bir sonuç üretecektir.

Önemli ve gerekli olan, bağımsızlığı, özgürlüğü ve aydınlanmayı istemektir.

Aklını kendi kullanacak bireylerin oluşturduğu toplumların oluşmasını sağlamaktır.

Dünya sorunlarını iç politikaya alet etmek de iktidarını sağlayan dünya güçlerine kafa tutar gibi yapmak da, sadece gülüp geçilecek olaylardır.

Asıl olan tam bağımsızlığı, gerçek demokrasiyi ve hukuku içselleştirip savunmaktır.

Kısacası ergin ve aklını kullanan özgür bireylerin yaşadığı toplumları yaratmak, aydın zihinleri söz sahibi yapmaktır.

Aydınlanmış zihin bilir, eleştirir, sorgular ve sonuçlara ulaşmaya çabalar.

Baktığımızda bunu isteyen kaç politikacı görüyoruz?..

Hiç yorum yok: