12 Ocak 2009 Pazartesi

ALIŞMAK…
ALİ BULUNMAZ

Alışmak, kötü bir alışkanlık.

Özellikle susmaya alışmak daha da kötü…

Susmak ve susturulmak, tepki vermemeye hatta insanın kendisine bile zararı dokunan konularda edilgin kalmasına yol açan bir davranış biçiminden başka bir şey değil.

Örnek mi?

Türkiye’de yıllardan bu yana devam eden gelir adaletsizliği, birbirini izleyen zamlar, ekonomik krizlerin yoksulun ve emekçinin sırtına yüklenmesi, zengin daha da zenginleşirken fakirin gittikçe fakirleşmesi…

İktidarın kendisi dışındaki kesimleri ezmesi, siyasetin çözüm üretici yanından çok kendi yandaşını kayırma türünden bir anlama bürünmesi…

Medyanın iktidarın sularına doğru çekilmeye çalışılması ve bunun çoğunlukla da başarılarak, özgür basının üzerine gidilmesi ve köşeye sıkıştırılması…

Ülkenin kurucu unsurlarının; demokrasi ve hukuk ile laik ve sosyal devlet ilkesinin altının oyulması…

Tüm bu olan bitene karşı sesini yükseltenlerin tasfiye edilmesi…

Bunların hepsine alıştık. Alıştırıldık.

***

Şimdi karşımızda dinciliği “demokrasi”, yandaş kayırmacılığını “özgürlük” ve adaletin temellerini sarsmayı “hukuk” sayan bir iktidar var.

Sivil darbeyi “temiz eller” biçiminde niteleyen, kendisine muhalefet edenlerden intikam alıp onları çevrelemeyi “meşru” hale getirmeye çabalayan bir iktidar bu…

***

Susmaya ve kendini rüzgâra göre konumlandırmaya alışanlar, yine aynı şarkıları söylüyor.

Mutlular. Çünkü gün onların günü.

Kraldan çok kralcı olmayı kişiliklerinin ayrılmaz parçasına dönüştürenler, sahnede yakın geçmişin intikamını almakla meşguller.

***

Gündemi alicengiz oyunları belirliyor bugün.

Kriz, yoksulluk, vurgun, talan, takas, dirilen ve buharlaşan seçmen… Hepsi öteleniyor.

Bir ortaoyununun tam ortasındayız şimdi. Şarkıdaki gibi “her şey yolunda…”

Yola devam ediliyor…

Ve en önemlisi susanlar ve sürüklenilen yerin ayırdına varmamakta direnenler çoğunlukta.

Şimdi “bana dokunmadıkları sürece sorun yok” diyenler, yarın ne diyecek?

Susmak da önünde sonunda bir tercih…

Ama susmaya alışmak?

Hiçbir şeye tepki vermemek?

Tavır almak yerine, bilgi edinmeden ve gerçekleri kavramadan taraf olmak?..

***

İnsanı insan yapan şey, onun aklının olması.

Akıl ise, susmayı değil; tam aksine konuşmayı ve tavır almayı gerektiriyor.

Peki, susmak ve susmaya alışmak bu durumda ne oluyor?..

Hiç yorum yok: